GERCE MESAJ FORMU

GERCE MESAJ FORMUNA HOŞ GELDİNİZ 

GERCE MESAJ FORMU
Start a New Topic 
Author
Comment
*1000 TV Stand-up programından *1* seçme AKTARMA: Sanat ve kültür olaylarınd

*1000 TV Stand-up programından *1* seçme AKTARMA: Sanat ve kültür olaylarından en çok etkilenen bir kesim de ögretmenlerdir; Kars’ta İnsanlık Anıtı olarak adlandırılan heykel, ögretmenler sendikası simgelerinden Sarıkamışlı Necati DEMÌRCÌ tarafından her yönüyle tanıtılıp destekleniyordu, benimseniyordu. Sevincimiz uzun sürmedi; henüz tamamlanmamışken nereden geldiyse bir ucube geldi; yıktı, Kars'ı toza dumana bogdu; evet, sanat tarihi kitaplarının son sayfalarında böyle yazılı. İnsanlık Anıtı'nı destekleyen insanlara örnek olarak aydınlardan Necati DEMÌRCÌ de bir anlamda bir anıt idi; ülke kışa girerken o da rahmetli oldu. Bu vesileyle bu aydınlık simgesi dost ardından bir anma yazdım; onu aktarıyorum; bu konuya anlamlı bir yanıt niyetine.. Anlayan yüreklere şimdiden selam ve minnetlerimle... Altın Portakal Film Festivali'nde emegi bulunanlara da bilinç ve sorumluluk düzeyleri açısından (özellikle kendim de bir Kars'lı olarak) çok teşekkür ediyorum; hepsini özlemle kucaklıyorum...

N D sek tadını vermez artık

{(*`.,´*)


Bir dava arkadaşım; çagımın tanıklarından, kurbanlarından ve kahramanlarından; gerçek çagdaşım... Geçiyor önümden gül güzlü Bahtiyar, imgelemimde gülümser adı kaldı yadigar...

*+*
Necati DEMÌRCÌ meslektaşım bizden ayrılıp uzun yolculuga çıkalı ben diyeyim bir yıl sen de ki bir gün oldu; 7 aralık 2011'den bu an'a... Onun kendine özgü vurgulamalarla '68 kuşagını betimlemesi (tasviri), toplumsal sorunları analizi, düşünceleri, emegi, duyguları, kavgası ve yakınçag tarihimizle örtüşük mirası, bize çok şeyler ögretiyor... O son sınıftayken o zamanlar yatılı olan Egitim Enstitüsünün ilk yatılı basamagında ben henüz diş firçalamagı ögreniyordum (sonra bizi ayırdılar, ayrı ayrı kentlere postalandık nedense....) Aynı zaman dilimlerinden geçtik, ben de ögretmendim, bilmeyenler icin belirteyim (avukatlıktan önce...) ben de sürgün cezalı, ben de bir kesim yobazlarca izlenenlerdendim; benim de bildirilerimi ayni polisler gözaltına aldılar (daha ufagım diye bir ben cop yemedim fakat), aynı karakolda sabahladık hiç hiçine hem... Aynı iyi insanlarla raslaştık bir yerlerde, çok iyilik de gördük... Güzel insanlar tanıdık; dünyayı güzel yapmak için kendini adayan... Ben de Erzurum'da ve daha sonra Ulus'ta Ankara'da sabahçı fırından ellerimizi ısıtan somun alıp arasına sana yagı ile gizlice şarap içtim okul yolunda, ayazlarda... (Artvin’den transfer konuk ögrenciydim, sonra Ankara’ya konuk...ne biçimse hep zorunlu konukluk-!!!) Ve aynı ozanların kitaplarını aldık Zafer çarşısından, Muzaffer Ìlhan ERDOST'lardan, Karanfil sokagından, Sakarya ikinci el'den, kendimiz yazmışız gibi okuduk kızlara) ve belki biraz bu yüzden ben "N D önderimiz" için elveda yazmadım hiç, çünkü içimizde henüz; edebiyatın bir "mütemmim cüz'ü" gibi bitemez yani... ben de aynı müziklerle sitem ettim adaletsizler Tanrısına; sonra, "Ulaa orucuzu yiyirsiz" diyen Ezürümlülerce Kars otobusunden atıldık; nükte gibi degerlendirelim dedik; ne kin tuttuk ne sövdük saydık; trende ikinci mevki gittik... Zaten ömrümüz siyah beyaz filmler gibi bir bütün olarak bakınca, tamamı ikinci mevkide geçmiş bir Yılmaz GÜNEY versiyonudur, tüm dogallıgıyla, masumluguyla; yani vagonlar kaybolduysa da "kaderimiz tedavülünü hükümran" kılmıştı bir kez, sürdü aynı viteste... Sonra, yani büyüdügümüzde (biz ne zaman küçüktük ki, o da bir silik defter sayfası gibi efsanelerdendir) yani sonra dedigimiz bu yaşadıgımız günleri kapsıyorsa demek ki bugünlerde bunu da yazacakmışım; halbuki N D benden Jean Paul SARTRE kalibresinde romanlar yazmamı beklemekteydi... Ìnanıyordu; o kadar çok şeylere inanıyordu ki aslında; bir yürege nasıl sıgar bunca umut imgelem diye hepimizi şaşırtıyordu... Gençlere arkadaş gibiydi, ögretmen ögrencilik ilişkisinden öte, ondan olsa gerek, utandım ve başka bir kıyıya vurdum kendimi; N D lere bıraktım ögretmenligi... Becerdi; öldügünde gömütlügüne dek yolcu eden insanların çogunlugu, ögrencileriydi...
N D gitti, Sarıkamış’ta devrimci kuşak da bitti; demem, nankörlük olur ama çok eksildik.. aynı şarkılara aglayanımız yani bir yanımız felç gibi kaldı ya da hiçbirşey bilmiyorum artık ben... ya da demege dilim varmıyor biz artık çok yoksuluz Necatilersiz... benim bu yoksullugumu anlamak için benim çagımın ateş çemberinden geçen gerek...




... bir yudumluk çay arasından, yani terleyen stand-up aktörün soluklanmasından sonra ...


Anılar anımsamalar yazıldı ardından örnegin; “Aşka Pervane Ömürler” romanının yazarı Hülya TÜRK ömrünü yazmaga adamış biri. Liseyi okuduğu yıllarda Sarıkamış Lisesi’nin efsanevi öğretmenlerinden Edebiyat Öğretmeni Necati Demirci’dir ona bu aşkı aşılayan. Diğer bir deyişle onun yazma kabiliyetini ilk keşfedendir. (Kitap tanıtımı yazıları / Neslihan KARAALİOĞLU ALPAGUT)
"Edebiyat hocam Necati DEMÌRCÌ...en son 1990'larin basında Ankara'da görüşmüstuk; bazı ciddi saglık sorunları olması beni cok üzmüştü... Yıllar sonra sesi telefonda daha canlı, sevincli geliyordu. Necati DEMÌRCÌ hiç degilse yıllar sonra bizleri çagın teknik olanaklarıyla bir araya geldigimizi görüp sevinmişti..." (Milliyet blog anılarda Sarıkamış - Gürçin ERşEN / Güllük-Bodrum)
"Necati Hocam, sağcısı-solcusu, alevisi-sünnisi, Türkü-Kürdü, yerlisi-yabancısı bütün öğrencilerinin üzerinde çok büyük hakkı, hukuku ve emekleri vardır. Sarıkamış Lisesinin başarılı yıllarının baş mimarlarındandı. Sadece başarılı öğrenciler yetiştirmesi ile değil her yönü ile öğrencilerine çok iyi bir örnek olmuştur." (Oktay YAVLAL) Bir diger sayfada eklemiş; "Sarıkamış Lisesinin eğitim-öğretim adına altın yıllar diyebileceğimiz 1980-1990 yıllarının o büyük başarısının altında Necati DEMİRCİ hocamın çok büyük katkısı olduğu herkesin hemfikir olduğu bir durumdur." Burada çok önemli bir/hatta iki saptama var, evet; bir dönemin ögretmenleri, toplum içinde de örnek karakter olmak gibi bir anlayış güderlerdi, (Köy Enstitüleri kültüründen miras gelenektir...idi) şimdi daha çok "güden ve güdülen" var sistemde, anlayış hak getire!
Ayrıca bir yazının tamamını mutlaka okumanızı öneririm; Hülya TÜRK, Necati DEMÌRCÌ'nin yerine seslenerek onun agzından bir son kompozisyon yazmış; olaganüstü etkileyici, duygulandırıcı, çok güzel örgülenmiş ve binlerce teşekküre deger bir çalışma olmuş; bu sitede bulabilirsiniz; lütfen:
http://www.sarikoza.com/haberler_aranizdan_ayriliyorum_hoscakalin_cocuklar-l-1-sayfa_id-666-id-91589
"Birgün romanlar yazacak bu kız", diyordu N D lisede ögrencisi Hülya için; öngörüsü güçlüymüş; artısı ayrıntısı, "hutbe"sini de yazdı.

SARIKAMIŞ’IN EFSANE ÖĞRETMENLERİ listesine baktım, Necati DEMÌRCÌ de var (SarıkamışGündem Gazetesi - ögretmenler günü toplu portresi / imzasız; fakat gerçekte imza tüm Sarıkamışlılardır ---bence / Ve zaten Sarıkamış'ta emek verip de efsane olmamış tek bir egitimci varsa şahsen tanımıyorum...)...
Sadettin KAPLAN, başsaglıgı metninde, bir özdeyiş alıntılamıs, Hülya Türk'ten; yinelemege deger; "Başımı omuzlarına yasladığım dostlarım, başını yaslayacak dost omuzlar arıyor şimdi."
Bugün de ben gerek eylemde gerek toplumsal egitim ve savaşım alanlarında önde gördügüm insanlara yine '68 kuşagı ruhuyla "öncü" diyorum; başkaları "agabey"diyor; dogrudur. Gerçekte de N D benim agabeyimdi; her tüyü bitmemişin (o kategorideydim) bir agabeyisi vardı okulda. Ve en korktugumuz olay da, diş kontrolu vardı; diş fırçası olmayanlara yatılı günlerimizde çok dayak vardı; ben diş fırçamı agabeyden borçlanarak sopadan kurtuldum. "Ya bunun tüyleri dökülene kadar ya da dişlerin dökülene kadar idare edersin artık; yok şaka şaka, Sarıkamış'tan tatilden dönünce yeni bir tane daha veririm". Görüşemedik bir daha, diş kontrolleri de kalktı zaten okullardan...

Düşüncede ve eylemde öncülerimizden biriydi, N D agabey. "Bunlar cok fazla ileri gidiyorlar, solcudurlar, sosyalisttirler", diyerek Necati'yi hapse attıran ve beni akla gelmez biçimlerde cezalandırtan iftira makinası gammaz, herkesin çok iyi tanıdıgı bir ünlü sahte dilekçeler şampiyonu "Öxxxx" evet o idi; bereket versin ki son yıllarda bu insan hasımı ìtin başı uyuşturucu maddelerden belaya girdi, yani vicdansıza da ettigi yanına kazanç kalmadı...

"Selam olsun bizden önde gidene / selam olsun dayanana düşene", diyerek devrimci şarkılar dinlerdik ne zaman üzülsek, başka öncüleri biz yolcu ederken, yani N D sagken.











... ikinci bir yudumluk çay arasından, yani terleyen stand-up aktörün soluklanmasından sonra ..

Benim yüregime sorarsanız N D haala birkaç adım ilerimizde yürümegi sürdürüyor; hissediyorum ve saglıklı düşünceleriyle yolumuzu aydınlatıyor. Biraz ruzgar tersten esiyor; olsun, yürüyenlere katılmışım, gidiyorum işte... N D anısına, öyle Erzurum'da, Ankara'da mitinglerde TÖS ve TÖB-Der 1 Mayıs afişleri koltugumuzda; bir sabah ayazında cumhuriyet cadddesini tam ortasından geleneksel umursamazca arşınlar gibi... Az biraz, bugün bir degişiklik yapacagım; içimden öyle geldi, bir arabesk remix dinletecegim (şu anda çevremde olanlara) Tüdanya'dan; "Benim bu felekten alacagım var"...

•*¨`*•. (¯`v´¯ (¯`v´¯ .•*¨`*•
. . . •*¨`*•.¸(¯`v´¯ ¸.•´*¨`*•


Evet; bugün Stockholm'deki Kraliyet caddesini Cumhuriyet caddesi ilan ettim; tam orta şeritten yürüyorum ve bu şarkıyı da dil bilsin bilmesin herkese yüksek sesle armagan ediyorum; armagana itiraz olmaz!

"Benim bu felekten alacagım var"... Yani nasıl ve ne?!
Var yahu; alacagım var! Var; o kadar! Niye mi?! Öyle işte! N D 'yi anlayan beni de anlar!

{(*`.,´*) {(*`.,´*) {(*`.,´*)


Not; bu bir öykü degil, bir masal degil; agıttır dünyanın tüm dillerinden ve çıglık çıglıga armaganımdır tüm acılı kuşagımın adsız kahramanlarına...

Evet, Yoldaş; yankılanıyor söylencelerimiz;
http://pub24.bravenet.com/forum/static/show.php?usernum=2054276247&frmid=531&msgid=918192&cmd=show

http://pub42.bravenet.com/forum/static/show.php?usernum=3544196018&frmid=1181&msgid=1104941&cmd=show

Sözün sonunda; yeniden, Altın Portakal Film Festivali'nde emegi bulunanlara bilinç ve sorumluluk düzeyleri açısından (özellikle kendim de bir Kars'lı olarak) çok teşekkür ediyorum; hepsini bir daha ve bir daha özlemle kucaklıyorum...

http://22553.forumromanum.com/member/forum/forum.php?q=n_d_sek_tadini_vermez_artik-side_effect&action=std_show&entryid=1114791676&mainid=1114791676&threadid=2&USER=user_22553&threadid=2&onsearch=1

Bir foto, bir şiir, bin anı
Devrimci Mert arkadaşa
*
Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar birgün
Zulüm biter
Menekşeler açılır üstümüzde
Leylaklar da güler
Bugünlerden geriye
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar adına direnenler
*
Yazan Necati DEMÌRCÌ, şiirin tarihi 1990

Fotograftakiler Necati DEMÌRCÌ ve Mert Ali AK


Necati DEMÌRCÌ de dogasever biriydi ve Hayvan Hakları Koruma fikrini topluma yaygınlaştırıyorduk... Bu düşüncemi çok sevmişti ve birlikte forum (genel demeç verdik: Gerçek Müslüman bir vegeteryan olarak tüm insanlıktan diliyorum; HAYVANLARA DA KIYMAYINIZ! Hayvanların da bogazına bıçak dayamak, insanlıgı eksiltiyor; taş devirlerinden ve feodal egemenlerden kalma bir yanlıştır; anlatınız! Gerçegi anlatınız; lütfen! UYGARLIK, ELLERINI YIKASIN, ONURUMUZ AYAGA KALKSIN ARTIK; uygarlıgın u'su başlasın, diliyorum! Kandan bayram olmaz, zulümden empati dogmaz!




http://www.youtube.com/v/QaiFB-1KU-Y
http://223277.forumromanum.com/member/forum/entry.user_223277.2.1114705023.wird_bequemlichkeit_zum_selbstzweck-miederforum.html
http://pub45.bravenet.com/forum/static/show.php?usernum=3781480963&frmid=293&msgid=1038471&cmd=show



Günün nostaljik fotosu, Kilise sinema Sarıkamış'ın Ayasofya'sı


•*¨`*•. (¯`v´¯ (¯`v´¯ .•*¨`*•
. . . •*¨`*•.¸(¯`v´¯ ¸.•´*¨`*•


Bu kısa metrajlı film, tüm dünya genelinde kimsesiz çocukları yetiştirme ve yatılı ögrenci yurtlarındaki ögretmenlerin kutsal anılarına küçüücük bir armaganımızdır. Birileri bir yerde anlar neden armagan edildigini...
Perdeyi, fon müzigi olarak, Xara VERRA'nın Thimamei=anımsa! https://www.youtube.com/watch?v=64cYEj1O6i0 yani Yarabbi